Yeni doğmuştan en yaşlıya kadar her insan biriciktir ve farklı etkileşim tarzına sahiptir. Çocuklar da farklı dünyalara sahip yaşamın masum ve sevimli varlıklarıdır. Bununla birlikte yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmayanlar için çocuklarla etkileşim çok zor bir süreçtir. Bu yazımızda kısaca anne ve babalara çocuklarla etkileşime dair kısa bazı değerlendirme ve önerilerde bulunmaya çalışacağız:
1.Bilinmesi gereken ilk ve en önemli şey, her insan biriciktir ve insana dair genel, net, kesin yargı ve değerlendirmelerin çok sağlıklı olmayacağıdır. Çocuğun yaşı, cinsiyeti, yetişme tarzı, kaç kardeş olduğu, ilgileri, hobileri, fobileri, keyif aldığı ya da almadığı şeyler vb. çocukla ilgili değerlendirme ve yaklaşımı belirleyici faktörlerdir.
2. Anne-babalar olarak muhatap olunan çocuğu ne kadar tanıma fırsatı bulunursa o kadar ona sağlıklı destek verme şansı elde edilir. Bu konuda çocuğu tanıyan bakıcı, öğretmen, akraba vb. kişilerden destek alınabilir.
3.Çocuğu tanımak için ona tavsiye vb. konuşmalar yerine onu dinlemeyi tercih etmek daha yararlıdır. O istemeden Onu konuşturma konusunda ısrarcı olmaktan kaçınmak çok önemlidir.
4.6-7 yaşına kadar çocukların gerçeklik algısı yeterince gelişmez ve hayal dünyaları bu anlamda çok geniştir. Bununla birlikte 9-10’lu yaşlarla birlikte çocuklar soyut düşünme dediğimiz muhakeme, sebep-sonuç ilişkisi kurma, imalar ve esprileri kavrama daha gelişmiştir.
5.Bazı kaygılara dayalı olarak çocuklarla doğru olmayan bilgilerin paylaşılması hem şimdi hem de gelecek için sağlıksız olacaktır. Çocukla paylaşılan her bilginin doğru olması önemlidir. Bu “Her doğrunun paylaşılması gerektiği” anlamına gelmemektedir.
6.Çocuk sordukça; yeterince, basit, doğru, duru ve anlayabileceği bir dille bilgi paylaşımı son derece yararlı olacaktır. Paylaşımlarda çocuğun yaşı, kavrama düzeyi ve bireysel özellikleri dikkate alınmalıdır.
7.Çocuklarla paylaşım ve öğretilerin uzun uzun öğütler şeklinde değil; kısa, öz ve uygun zamanlamayla verilmesi çok önemlidir. Çocuğu eğitirken ya da bir şeyler öğretirken sözden ziyade hal dilini tercih etmek yararlı olacaktır. Çocukların duyduklarından daha çok gördüklerini uygulayacakları unutulmamalıdır.
8.Çocuğu tanıma ve ruh dünyasını anlamada en önemli yol oyundur. Yaşa uygun ve çocuğun hoşlanacağı oyunlarla bir çocuğun dünyasına girmek, onu anlamak ve gerekiyorsa müdahale etmek sanıldığından çok daha kolay ve etkilidir. Zor olan ise yetişkin birinin bu yolu sabırla kullanabilmesidir.
9.Anne-babalar kendi çocukluklarından hatırladıkları oyunları kullanılabilecekleri gibi günümüzde kullanılan yeni oyunlar da çocuğun dünyasına ulaşmada yararlı olacaktır. Küçük yaşlara uygun; saklambaç, yakalamaca, kutu kutu pense, evcilik, patates baskı, resim yapma, kukla konuşturma, lego oyunları kullanılabilir. Daha büyük çocuklarla ise futbol ve sevilen diğer spor dalları, satranç, dama, langırt, kızmabirader vs. oyunlar tercih edilebilir. Önemli olan bu oyunları araç olarak kullanmak ve çocukla aranızda bir köprü kurabilmektir.
10.Birlikte resimler yapmak, bunlar üzerine konuşmak, çizilen figürler ve kullanılan renklerin taşıdığı anlamları birlikte değerlendirmek çocuğu tanıma ve ona yardımcı olma adına yararlı olabilecektir.
11.Oyunla ve resimle köprü kurulan ve sıcak bir iletişim sağlanabilen çocukla; yargılamadan, eleştirmeden, sabırla konuşmasına zemin oluşturulabilirse çocuk için devasa bir adım atılmış olur. Çünkü sakin görünümlü çocuğun ruh dünyasında yer alan fırtına ve yangınların dışarıya sağlıklı tahliye edilmesi son derece önemlidir. Bu anlamda kurulan bu iletişim köprüsü hayati bir öneme sahiptir.
12.Çocuk hangi yaşta olursa olsun kendisini anlayacağına ve kapsayacağına inandığı birilerine açılmak; böylece dert ve sıkıntılarını tahliye etmek ister (her insan gibi). Anne-babaya düşen çocuklara bu imkanı sunmaktır. Sabırla ve hemen çözüm bulma kaygısına düşmeden.
13.Çocukları yaşıtları olan diğer çocuklarla doğal sosyal ortamlarda buluşturmak rahatlamalarına katkı sağlayacaktır. Anne-babaların kaygıları, çocukların sosyal ortamlarından gereksiz yere soyutlanmasına neden olmamalıdır.
14.Anne-babalar tarafından, yeterince ve yerinde ağlamaların çocuk için değerli olduğu unutulmamalıdır. Çocuğun ağlaması da bir tahliye sistemi olabileceği için özellikle istediğinde yalnız kalmasına ve ağlamasına müsaade edilmeli; yazı yazma ve resim yapmaya teşvik edilmeli, başka varsa hobilerini yapma zeminleri oluşturulmalıdır.
15.Anne-babalar çocuklarına aşırı ilgi göstermekten kaçınmalı ve doğallıktan ödün vermemelidir. Yardımcı olacağız derken aşırı ilgi ve alaka göstererek onları manen boğmaktan ve sevgi komasına sokmaktan uzak durmalıdırlar.

                                                                                                                    Mahmut Aydın