Anne-babalar, çocukları için ciddi mücadele veren, onlara en iyisini sunmaya çalışan, saçını süpürge eden, varını yokunu onlar için harcayan, dertleriyle dertlenen, mutluluklarından büyük keyif alan, hayatın saldırıları ve zorluklarına karşı onlara kol kanat geren şefkat abidesi varlıklardır. Bu anlamda çocuklarının gelişim ve yaşantılarına ilgisiz ve duyarsız olmaları beklenemez.
Anne-babalar, çocuklarının yaşamlarının sorunsuz ve kaliteli şekilde gelişmesi için kendi yaşam kalitelerinden de fedakarlık yaparak, çoğu zaman onların yaşamlarını düzenlemeye çalışırlar. Şüphesiz bu çaba takdire şayandır. Bununla birlikte bazen iyi niyetli bu gayretler, beraberinde etkisi farklı olan bazı yanlışları da barındırır. Bu yanlışlar çocukta anlık ya da bazen uzun yılları kapsayacak etkiler bırakır. Bu etkiler çocuğun yaşam kalitesini, gelişimini, özgüvenini, mutluluğunu yıllarca etkileyebilir.
Anne-babaların her insan gibi hata yapma potansiyellerinin varlığı göz ardı edilmemelidir. Özellikle ilk defa anne-baba olan yetişkinlerin, bilgi ve tecrübe eksikliğiyle çocuk yetiştirmede hatalar yapma olasılığı yüksektir. Bu olasılık daha sonraki çocuklarda kazanılan bilgi ve tecrübeyle büyük oranda düşer.
Anne-babanın çocuk yetiştirmede en çok zorlandığı gelişim dönemlerinden birisi de ergenlik dönemidir. Bu dönemde çocuk, fiziksel, duygusal, psikolojik, zihinsel, bilişsel, toplumsal olarak yoğun bir gelişim ve değişim sürecinde yer alır. Bu durum, çocukta anlaşılması ve kabul edilmesi zor sonuçları meydana getirmektedir.
‘Nasıl davranacağıma karar veremiyorum’
‘Bana hiç saygı göstermiyor’
‘Ne yapıyorsam onun için yapıyorum, ama yaranamıyorum’
‘Ben de o dönemlerden geçtim ama…’
‘Tamamen hayattan soyutladı kendini’
‘Bu kadar da arkadaş delisi olunmaz ki’
‘Sürekli kendi başına hareket ediyor’
Bun ve benzeri şikayetler anne-babanın ergene yönelik serzenişleri arasında sürekli yer alır. Anne-baba sohbetlerinde, misafirliklerde, veli toplantılarında, günlük konuşmalarda kaygı eşliğinde kurulan bu cümleler aslında toplumlarda var olan ciddi bir sorunun da ortaya konma çabasıdır. Bu sorun, anne-babaların çocuk yetiştirmede yetersiz bilgi ve tecrübeye sahip olması sorunudur. Her anne-baba ergenlik döneminden geçmiştir ve ergenlik dendiğinde kendi yaşamından bazı kesitleri hatırlar. Ama birçok anne-baba ergen yetiştirme, ergene yaklaşım, ergenle iletişim, ergeni tanıma ve anlama gibi konularda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip değildir.
Aslında ergen bireyler, çoğu anne-babanın ortaya koyduğu gibi iletişimi ve uzlaşılması imkansız ya da çok zor bireyler değillerdir. Bu imkansızlık ve zorluk, çoğu zaman anne-babanın bu alandaki bilgi ve tecrübe eksikliğinden kaynaklanabilmektedir. Bu eksikliğin telafisi ve giderilmesi ölçüsünde ergenlerle iletişim ve uzlaşı kolaylaşacaktır. Bu hem sağlıklı bireyler yetiştirme çabasını sergileyen anne-babaların işini kolaylaştıracak hem de ergenlik sürecinin, ergen ve anne-babası tarafından daha kolay, sağlıklı hatta zevkli geçirilmesine katkı sağlayacaktır.
‘Bu konuda neler yapabiliriz?’ sorusu anne-babaların aklına gelecek ilk sorudur. Bu konuda yapılacak birçok şeyden bahsetmek mümkündür. Burada daha çok anne-babanın yapması gereken bazı görevlerden kısaca bahsedebiliriz:
1.Her anne-babanın öncelikle ergenlik döneminin varlığını kabul etmesi ve çocuk açısından da yoğun bir değişim ve gelişim süreci olduğunu fark etmesi yararlı olacaktır.
2.Her gelişim döneminde ‘birey’ olgusunun önemli olduğu ancak ergenlik döneminde bu olgunun daha önemli olduğu unutulmamalıdır. Ergenin birey olarak fark edilme, kabul edilme, saygı duyulma ihtiyacı göz ardı edilmemelidir.
3.Ergen anne-babasının çocuğuna ayırabileceği yeterli zamanı olmalıdır. Tabii ki her birey gibi anne-babalar yoğun ve zamanı sınırlı olabilmektedir. Ancak çocuk ve ergen zaman ayırılmadan, paylaşımdan yoksun olarak yetiştirilemez. Yetiştirilse bile bir şeyler eksik ya da yanlış olur. Zaman oluşturmak için zaman hırsızlarının yaşamdan atılması gerekir.
4.Anne-babalar olarak bizim de ergenlik döneminden geçtiğimizi unutmadan, hatıralarımıza başvurma, yaşantılarımız yardımıyla ergen çocuklarımızla empati kurmaya çalışma, diğer taraftan bize karşı varsa yapılan doğru yaklaşımları sergileme, yanlış yaklaşımlardan sakınma da bize bu süreçte yardımcı olacaktır.
5.Her anne-baba ergenlik dönemine yönelik en azından temel düzeyde bilgi birikimine sahip olmalıdır. Bunun için konuyla ilgili özellikle temel düzeydeki yayınların okunması, incelenmesi, takip edilmesi faydalı olacaktır. Ayrıca internet ortamında bu konuda yeterli bilgiye kolaylıkla ulaşmamız mümkündür.
6.Konuyla ilgili televizyon, radyo programları takip etmek yararlı olacaktır. Böylece çoğu zaman sadece bizde olduğunu düşündüğümüz ama aslında birçok anne-babaya ait aksaklık ve eksikliklerin varlığını fark etme fırsatımız olacaktır.
7.Çocuk yetiştirme tarzına güvendiğimiz çevremizdeki bireylerden tecrübe aktarımı talebimiz bazı engelleri aşmada yararlı olacaktır.
8.Kendi kişisel gelişimimizi ara sıra gözden geçirerek, gerektiğinde almamız gereken eğitimleri alma konusunda cesurca adımlar atmamız, hem kendimize hem de yetiştirdiğimiz çocuklarımıza katkı sağlayacaktır.
9.Ergenlik psikolojisi, ergeni tanıma, ergene yaklaşım tarzı, ergenle iletişim vb. konularda gerektiğinde uzmana başvurmak işimizi kolaylaştıracaktır.
Anne-baba olmak gerçekten büyük bir sorumluluk ve cesaret gerektirmektedir. Anne-babaların bu cesareti sergileyen bireyler olarak yukarıda ergen ile iletişimde katkı sağlayacağı düşünülen önerileri de yaşamlarına katarak hem kendi yaşamlarını hem de ergen çocuklarının yaşamlarını geliştirebilirler. Ergenlik sürecini anne-babaların ve ergenlerin hangi kalitede geçirdiği, büyük oranda anne-baba bakış açısı ve yaklaşımıyla doğru orantılıdır.
Mahmut Aydın